Ekmek deyip geçmemek gerekir. Günün her saatinde, her öğünde lezzetli yiyecekler ararız. Sabah kahvaltıda, öğlen ve akşam yemeklerinde gazete kağıdına sarılmış farklı tatlarda ekmekler. Yaşadığımız yöreye ve gelenek göreneklerimize göre de farklılıklar gösterebilen bir üründür ekmek. Tarihe altın harflerle yazılmış, yapımı çok zor olmayan dışardan temin edilebilir ya da ev ortamında üretilebilir, sofraların olmazsa olmazıdır ekmek. Üzerine çok duruldu ve çok konuşuldu. Zararlı mı zararsız mı tartışmaları epey gündem oldu. Hal böyle olunca Macaron Konağı sahiplerinin de akıllarına güzel fikirler geldi ve uygulamaya başladılar. Onların da ekmek konusundaki düşüncelerini ve fikirlerini şu şekilde açıklayabiliriz.
Macaron Konağı’nın sahiplerinin ekşi maya serüveni birkaç sene önce ailecek yaşadıkları bir aydınlanma sonrasında başladı. Tükettikleri gıdaların kalitesi ve yapım aşamaları ile ilgili bilgi kazandıkça, endüstriyel maya yerine doğal maya kullanmanın etkilerini öğrendiler. Kendi ekşi mayalarını üretip, bu maya ile hazırlanmış hamur işlerini tükettikçe fiziksel olarak nasıl olumlu etki ettiğini gördüler. Tattıkları lezzetlerin ne kadar güzel olduğunu tecrübe edip günün sonunda hazır mayalı gıdaları tüketemez oldular.
Maya dediğimiz un ve sudan oluşuyor. Dolayısıyla bu doğallığı ve lezzeti yakalamanın en önemli unsuru un. Aydınlanma süreçleri sırasında çeşitli un araştırmaları ve denemeleri yaptılar. İçlerine en çok sinen un, buğdayın tarladan toplandıktan sonra öğütülüp hiçbir ekleme yapılmadan mutfaklarına giren hali oldu.
Bu noktaya geldikten sonra öğrendiklerini anlatmak, emeklerini paylaşmak istediklerini fark ettiler ve Artizan Bakkal’ı kurdular. Birçok farklı çeşit ürettiler. Geçtiğimiz 1 yıl içinde gelen talepler, geri bildirimler sonucunda çeşitli ürünler üretmeye karar verdiler.